İstanbul’un tarihi semtlerinden birinde, yılların getirdiği bilgi birikimi ve tecrübeyle dolu bir antikacı dükkânı yer alıyor. Babasından devraldığı meslekle 44 yılı geride bırakan Ahmet Şen, asırlık gramofonların ve plakların öykülerine hayat vermeye devam ediyor. Antikacılık, birçok insan için sadece geçmişe duyulan bir özlem değil; aynı zamanda unutulmuş sesleri gün yüzüne çıkarma sanatı. Ahmet usta, bu sanatın en güzel örneklerinden birini sergiliyor.
Ahmet Şen’in dükkânına adım attığınızda, sizi tarihi bir atmosfer karşılıyor. Duvarda asılı olan gramofonlar, her biri kendi hikayesini anlatan geçmişten gelen eserler. Usta, gramofonların onarımını ve restorasyonunu kendi elleriyle yaparak bu eserlerin hayatını uzatıyor. "Her gramofon bir başyapıt, her plağın ardında bir anı gizli," diyen Ahmet, geçmişten gelen seslerin sadece müzik değil, aynı zamanda anılar taşıdığını vurguluyor. Dükkanında sergilenen gramofonlar arasında nadir bulunan parçalar da yer alıyor. Özellikle 1920’li yıllara ait gramofonlar, günümüzde koleksiyoncuların gözdesi haline gelmiş durumda.
“Bir gramofon almak, sadece bir nesne edinmek değil; geçmişin sesini, ruhunu almak demektir” diyor Ahmet usta. Hem kişisel koleksiyonu hem de dükkânında sergilenen eserler, geçmişin belgeseli niteliğinde. Gramofonların yanı sıra plaklar da çeşitli müzik türlerini yansıtıyor; jazz’dan klasik müziğe, halk müziğinden rock’a kadar geniş bir yelpazeye sahip. Usta, müzik tarihinin önemli dönemlerine tanıklık etmiş olan bu plakların değerini de biliyor.
Ahmet Şen’in yıllar içindeki deneyimleri, antikacılığın zorluklarını da beraberinde getiriyor. “İyi bir antikacı olmak, zamanla öğrenilen bir sanattır," diyor. Müşteri memnuniyeti sağlamak, doğru ve etkili restorasyon yapmak, koleksiyonerlerin beklentilerini karşılamak gibi birçok unsuru birlikte yürütmek gerektiğini ifade ediyor. Ayrıca, küçük bir dükkân işletmenin bazen maddi zorluklar getirdiğini de kabul ediyor. Ancak bu zorluklara rağmen, gramofonların tarihine olan tutkusuyla her daim mücadele etmeye devam ediyor.
Ahmet Şen, antikacılığın sadece ticaretle sınırlı olmadığını; aynı zamanda bir topluluk oluşturmak ve insanlara geçmişlerini hatırlatmakla da ilgili olduğunu savunuyor. Dükkanında sıkça düzenlediği atölye çalışmalarıyla gençlere gramofon yapımını, onarımını ve müzik tarihini öğretmeyi amaçlıyor. “Geçmişteki eserleri yalnızca korumak değil, gelecek nesillere aktarmak bizim sorumluluğumuz,” diyor. Bu anlamda, Ahmet usta, genç nesillere ilham kaynağı olmayı da kendine misyon edinmiş durumda.
Sonuç olarak, Ahmet Şen’in antikacılığı, sadece bir iş değil; aynı zamanda geçmişle olan derin bir bağ. 44 yıl boyunca süregelen bu tutku, ona sadece malzeme sağlamıyor; aynı zamanda yaşamına anlam katıyor. Her gramofon, her plak ona bir hikaye sunuyor ve bu hikayeleri gelecek nesillere aktarmak için azami çaba sarf ediyor. Geçmişin seslerini koruyarak, geleceğe umutla bakmaya devam ediyor.